Memleketi Malezya kasabasına çevirdiler

Aniden gelen milyonlarca Suriyeli bardağı taşıran son damla oldu.

Sokaklarda yürüyemez, çarşı pazarda hareket edemez hale geldik.

Hastane acilleri, terminaller, otoparklar, şehrin en geniş cadeleri, parkları ve akla gelebilecek her bölgede karınca gibi kaynayan Suriyelileri görmemek mümkün değil.

Bunların yanı sıra siyah adamlar da her köşe başını kapmış vaziyette.. Seyyar satıcılık kılıfı altında çevirdikleri fırıldakları duymayan bilmeyen yok. Ama çözüm yok. Daha evvelden bolca ülkemizin her yerinde yaşamlarını sürdürmeye başlayan doğu blok ülkesi vatandaşlarının sorumsuzluk sorunlarıda zaten gündemden hiç ayrılmadı.

ÜLKEMİZİN VATANDAŞLARININ ZOR ŞARTLARDA YAŞAMLARINI SÜRDÜRDÜĞÜ, GEÇİM SIKINTISI, İŞSİZLİK, AÇLIK, YOKSULLUK ÇEKTİĞİ VE ÇÖZÜMLERİNİN BULUNAMADIĞI SON YILLARDA, MİLYONLARCA YABANCI UYRUKLU İŞSİZ VE SORUNLU İNSANLARIN ÜLKEMİZE GELMESİNİ SAĞLAYAN ZİHNİYETİN BAŞKACA NELER YAPTIĞINI ANALİZ EDELİM..

Açıkça beyan ettikleri  sözleri ve düşüncelerini aşağıya döküyorum. Okuyunuz, seçim arifesinde karar verme hükmü hiç olmazsa sizin olsun..

“Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, Laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’ yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.”

...diye yeminler ediyor...

“En üst belirleyici, İslam’ ın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir”,
“Türkiye’ nin yarınında artık, Kemalizm ve Kemalizm benzeri rejimlere yer yoktur”,“T.C. 1923’ ten beri sürekli gerileyiş içindedir…”
 “Bize göre demokrasi amaç değil, ancak bir araçtır. Hangi sisteme gitmek istiyorsanız, bu düzenlerin seçiminde bir araçtır…”

AKP BUNU DİYOR...

“Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik. İkisi bir arada ters mıknatıslanma yapar…”,
 “Referansımız İslam’ dır. Tek hedefimiz İslam devletidir…”,

“Ben elhamdülillah şeriatcıyım…”,
“Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor… Yahu bu millet istedikten sonra, tabii elden gidecek… Sen bunun önüne geçemezsin ki…”, 
 

...diye haykırıyor Akp....halen oy vermeyi düşünüyormusunuz...
 

“Ben tekkeye değil dergâha gittim…”,

“Ata’ ya saygı duruşunda, sap gibi ayakta durmaya gerek yok…”,
 

“İstanbul’ u Medine yapacağız…”,
 

“Bütün okullar, İmam Hatip yapılacak…”,
 

“Sadece imamlar, resmi nikâh kıysın…”,

“Ben İstanbul’ un imamıyım…”,

“Cumhurbaşkanının İmam Hatipli olacağı günler yakındır…”
dediler.
 

“Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir…”,
 

“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz…”,

Diye saçmalıyorlar....

“Nedir bu Laiklik Allah aşkına?... Bu ne menem şey…”,

“Biz Kemalist düzenin koruyucusu olamayız, bu mümkün değil…”,

“Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur…” 

“Efendi sen kim oluyorsun, buna mecelle karar verir…”,

“Biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz. Mecelle’ de böyle bir kaide var…”

“Cumhuriyetmiş, Laiklikmiş, bunlar karın doyurmaz…”,

Diye gürlüyorlar...oy veripte memleketi Arapistanmı yapmayı düşünüyorsunuz... DAHASI VAR...
 

 “Atatürk devrim ve ilkelerini yok etmek için, devlet makamlarının mollalara, dervişlere tahsis edildiği, dinci söylem ve eylemlerle milletin sürekli gerdirildiği, halkı inanlar-inanmayanlar diye ayırıp bölücülük yapıldığı, eğitimin imamlaştırıldığı, yeteneksiz dinci kadroların devletin başına belâ edildiği, eşler ve yakınların sıkmabaş ve türban gibi dini sembollere büründürüldükleri, alt kimlik-üst kimlik laflarıyla kargaşa yaratıldığı, meslek liselerinin önü açılıyor diye çağdaş eğitimin önünün tıkandığı” günleri ne çabuk unuttuk..

 

Şimdi oturmak için işe yarayan kısımlarına, nal çivisi batmış gibibar bar bağırıyorlar.

Söyleyebildikleri tek laf, %46 ile iktidara gelmiş olmaları…

Marifet yüksek oy potansiyeliyle gelmekse bakınız daha çok oy oranıyla gelenler ne olmuş...
 

Suriye Devlet Başkanı, Hafız Esad %99,9,

Saddam %90’ la iktidar olmuşlardı.

Ya Hitler, Mussolini?...

Ne oldu?

O halde yüzde çok’la seçilmek marifet sayılmamalı…

“Madem ki oy çokluğu bende, dilediğimi yaparım” mantığı, ya da aptallığı artık bir kenara bırakılmalıdır. 
 

Bilinmelidir ki, oy çokluğu, üstün zekalı çocuklara benzer. Problemleri de fazladır. Kontrol edilemediği takdirde, çok kere zararlı sonuçları da beraberinde getirir.

Tıpkı şimdi AKP’ nin durumu gibi.

Ne yapacaklarını şaşırdılar
 

Bataklık içinde çırpınanlar gibi, battıkça batıyorlar.

Anayasa’ yı değiştirip, işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Zor değiştirirsiniz…
 

Meydan o kadar da boş değil…
 

Bakınız AKP kurmayı Sör Mir Dengir Mehmet Fırat bakınız ne diyor; 
 

“Siyasi irademizi anayasa’ nın arkasına koyacağız…”
 

İşte zihniyet!...

Arkasına mı, önüne mi konulacağını bilemem ama, görünen odur ki, artık takiyyeye bile gerek duymadan niyetlerini açıkça sergiliyorlar…

İşleri güçleri cin’ lik…
 

Milletvekili zamları ile türban konusunu, kara harekatı gecesine rastlatmaları,

Türbanla ilgili Anayasa değişikliğinin, bilinçli fanatik Cumhurbaşkanı tarafından, göstermelik ve gereksiz yere bekletilip 28 Şubat ta onaylanması hep “Aslan kaçmış müdürüm…” “Çaktırma …” hikayesi!...

Ortalık kara çarşaflılardan geçilmiyor…

Cüppeli, takkeli, bellerine kadar sakalı ve elleri tesbihli taksi şoförleri, İstanbul caddelerinde cirit atıyorlar.

Türbanlı kafalar giderek artıyor. Güzelim İstanbul’u bir Malezya kasabasına çevirdiler.
 

Anayasa Mahkemesindeki çoğunluğun, iktidar yanlısı olması için özel ve sinsice çaba harcanıyor…
 

Laikliğin yeniden tarifi için kollar sıvanmış vaziyette…
 

MGK’ nın etkisi, azami derecede azaltıldı. Ordudan gericilik nedeniyle atılanlara, geri dönme imkanı araştırılıyor… 

YÖK zaten iktidara bağlandı.

Devletin en önemli kurumlarının başına, AKP yanlısı, badem bıyık, ıslak dudak yandaşlar getirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığından, özellikle Milli Eğitim Bakanlığına geçişler had safhada…

Ders kitaplarında alenen dincilik yapılıyor… Devletin çalışma saatleri Cuma namazına, oruca göre ayarlanıyor…
 

Bazı okullarda türbanlı kız öğrenciler için, ayrı otobüsler tahsis ediliyor.

Tarikat yurtları, akıl almaz biçimde çoğalıyor.

Saymakla bitmeyecek kadar çok dinsel yaptırımlar, her geçen gün biraz daha Türkiye’ nin gündemine yerleşiyor.

Bütün bu durumları görmezden gelmek Mümkün mü?...

Değil elbette..

Bunların Ağababası yıllar önce; 
 

“Gün gelecek rektörler türbana selam duracaklar…” dememiş miydi?...

İşte şimdi bunu gerçekleştirme çabasındalar
 

1901 yılında Thomas Bernardo bakınız ne demiş; “Çoğu politikacı katıra benzer… Ne ecdadıyla övünebilir, ne ahvadıyla !...”
 

Maksadı kap kalaylamak değil, k… kıvırmak olan kalaycı misali, kalemlerini kaşık olarak kullanmaya alışık bazı medya mensupları ile AKP yandaşları bazı basın organları, istedikleri gibi çığlık atmaya devam ededursunlar, kesinlikle ifade edelim ki, halkın büyük çoğunluğu açılan bu kapatma davasından memnundur, kıvançlıdır ve de ülkemizin geleceği için umutla yüklenmiştir. 
 

Artık, hükümet oksijen çadırında, AKP de yoğun bakımdadır.

Atatürk Cumhuriyetini koruma, kollama ve savunmada vatanseverlik ve üstün görev anlayışı bağlamında AKP ye verilecek oylardan sonra başımıza daha ne felaketlerin geleceğini şimdiden görür gibiyim.

Ülkemizdeki satılan kurum ve kuruluşları da devamlı listeler halinde yayınlıyoruz.

Karar siz vatanperver okurlarımızın.

Karar halkımızın..