Pir, Rehber, Mürşit, Talip nedir, kimlere denir?

Hem Aleviler arasındaki yaygın inanca ve ham de “Buyruk” kitaplarındaki bilgilere dayanarak denilebilir ki dede, dede soyundan yani ocak zade olmalıdır.
Evliyalar Piri, Hünkarı sensin
Tanrı'nın Aslanı Ali’m gel yetiş
Dört kitabın sırrı esrarı sensin
Tanrı'nın Aslanı Ali'm gel yetiş
Sensin cümle gaipleri bilici
Sensin müminlere yardım kılıcı
Kamu düşmüşlerin elin alıcı
Tanrı'nın Aslanı Ali’m gel yetiş
Hem Ali’sin hem Velisin Hızırsın
Hak emriyle alemlere nazırsın
İsmin söylendiği yerde hazırsın
Tanrı'nın Aslanı Ali’m gel yetiş
Bakma isyanıma çoktur günahım
Erişti göklere feryadım ahım
Ey benim devletli, mürvetli şahım
Tanrı'nın Aslanı Ali’m gel yetiş
Genci Abdal okur ilmi hikmetten
Aşkın cûş eyledi bahri kudretten
Tut elimden kurtar beni zulmetten
Tanrı'nın Aslanı Ali’m gel yetiş.
Mürşid – Pir – Rehber – Talip nedir, kimlere denir?
Mürşit-Pir (dede): Cem’de birinci hizmet sahibidir. Ayini Cem’i yürüten mutlak otoritedir.
Rehberi, talibi eğitir, gözetler ve olgunlaşmaları için gerekli olan ruh-i ve pratik bilgileri verir. Yola girenlerin topluma yararlı ve erdemli insanlar olmalarını sağlar. Sorumluluğu en fazla ve en ağır olan kişidir.
Mürşidin; olgunluğun, efendiliğin, alimliğin, yüce ahlakın, dinin, yolun-yolağın bütün simgelerini doruk noktada özünde taşıması gerekir. Hak kel yakın mertebesinde kabul edilir. Yani Allah’ta yok olarak yok oluş yoluyla inanma, erişme, teslim olmadır.
İmam Caferi Sadık buyuruyor ki: Pir olmanın ilk şartı Şahı Merdan Ali’nin neslinden olması lazımdır. Ondan gayrisine Pirlik etmek caiz değildir.
Pir olan kimselere gerektir ki, kamil olalar. Dört kapı nedir bileler. Evvel şeraiti, ikinci tarikatı, üçüncü marifeti , dördüncü hakikati bilmek gerekir ki, bunlar nereden geldi ve neden hasıl oldu ve aslı nedir, tövbesi nedir, farzı nedir, sünneti nedir, nafilesi nedir, işlemesi nedir? Bunları bile.
Mürşit-Pir ( dedelerin ) geleneksel nitelikleri şöyledir:
1-Bir ocaktan ( ocak zade ) gelmek, yani evladı resul olmak, hizmet veya keramet yoluyla mürşitlik payesi kazanmış bir erenin soyundan gelen ocakzade bir aileye mensup olmak,
2-Adaletli, ahlaklı ve örnek insani özelliklere sahip, elinden-dilinden-belinden, tüm canlıların emin olduğu ve sevdiği olmak,
3-Bilgili, eğitici ve öğretici (mürebbi) olmak.
Hem Aleviler arasındaki yaygın inanca ve ham de “Buyruk” kitaplarındaki bilgilere dayanarak denilebilir ki dede, dede soyundan yani ocak zade olmalıdır. Ocak zade olan dedelerin evladı resul yani peygamber soyundan geldikleri kabul edilir. Seyyid olmaları da evladı resul olmalarından kaynaklanmaktadır.
Alevi dedelerinin geleneksel yapı çözülmeden önceki kırdan kente göç öncesi dönemdeki başlıca işlevler; şu şekilde sınıflandırılabilir:
Sosyal ve dinsel bakımdan topluma önderlik etme ve davranışlarıyla, yaşantısıyla örnek olma,
Toplumu irşat ( aydınlatma ) ve bilgilendirme,
Toplumda birliği ve dayanışmayı sağlama,
Sosyal ve dinsel törenleri (cem, cenaze, evlenme, sünnet, ikrar alma törenleri vb.) yönetme,
Adaleti sağlama, suçluları düşkün etme,
İnancı ve gelenekleri yaşatma ve aktarma,
Toplumda maddi ve manevi sorunları olanların sorunlarını çözüp, onları huzura kavuşturma.
Rehber : Tarikat içinde yol gösterici demektir. Yola girmek isteyen isteklilere kuralları ve koşulları öğretir. İsteklileri bu konuda eğitir ve olgunlaştırır. İkrar verip nasip alırken önderlik yapar. Biat tan sonra Mürşidin eğitim ve öğretilerini Talip’te gözetler. Sorunlarında yardımına koşar. Yol ilmini talibe en iyi şekilde öğretmeye çalışır. Yola ters düşecek genel ahlak kurallarını ve davranışlarını engeller, Mürşit tarafından talibin eğitim ve öğretiminden “ yol bilgisi yönünden” sorumludur.
Talip: Talep eden, yola kendi arzusuyla girmek isteyen, istekli kişidir. Ve talip dahi öyle ola ki rehbere ve musahibe kail ola. Ve dahi bir talip rehberinin ve musahibinin nüfusunu tutmazsa ve buyurduğuna gitmezse ol talip, talip olmaz, kalıp olur. Onların ikrarı caiz ve kurbanları kabul değildir.
İmam Cafer-i Sadık buyurmuştur ki; cemi yol ehli olan pir ve talip ola. Bir pir, talibi irşat eylemezse ve talip de irşat olmazsa ol nasıl pir olur? Ve ol nasıl talip olur? Çünkü veçhinin kamil, cahil olduğundan haberleri yoktur. Pir olan, talip olan kimseler kamil vücut ola ki ikrarı caiz ola. Emeği ve kurbanı ve neziri niyazı kabul ola.
Gerçeğe erişmek isteyen ( Hakk’a talip olan ) kimse bir pirin eteğini tutup yola giden kardeşlerle kardeş olup, bir kamil mürşit bulup, mürebbi edinip, onun kulluğunda sıdk ile bel bağlayıp dura; elinden geldiğince kimsenin gönlünü incitmeye ve hatırını ve hatırını yıkmaya, pirinin buyruğunu ve hoşnutluğunu gözleye.
Talip Muhammed Ali’nin yolunda kalbi ile ikrar verip, dili ile tastık eylemesi şarttır. Olması gereken talip yaratılan tüm insanları aynı gözle görüp, hiç kimseye hor bakmaz ve hiçbir canlıyı incitmez. Eli ile koymadığını almayıp, gözü ile görmediğini söylemeyip, gördüğünü ise örtmelidir.
Yine bir talip kendi rızasıyla erenler kapısına teslim olup, gönlü erenler sevgisiyle dolmalıdır.
İmam Cafer’i Sadık buyruğu şöyle der: Talip erenler ölmeden evvel öle. Talip başka bir talibi ziyaret edip sohbet kılıp gönlünü hoş eyleye, lokma yedirip, lokmasını yiye.
Gönlünde kin, kibir, adavet olmaya. Eline - beline - diline sahip ola. Bir talip şehvet düşkünü olmaya. Sohbeti yumuşak ve tatlı ola. Karşısındakini üzüp incitmeye. Muhammed Ali’nin yolu sevgi, saygı yoludur. Bu yolda bozguncu, kışkırtıcı, nifakçılar alınmaz. Bir talipte çekememezlik, kıskançlık, kincilik ve iftiracılık olmamalıdır.