Elektrikte kesintiler yeniden başlayabilir

Dünya genelinde artan emtia fiyatları ve TL'nin keskin değer kaybının da etkisiyle son aylarda yapılan zamlara rağmen enerji KİT'lerinin bu yılki sübvansiyon zararının 150 milyar lirayı aşabileceği beklenirken, sıcaklıkların 35 dereceyi aşmasıyla birlikte artan talebin karşılanmasında yaşanabilecek zorluklara bağlı olarak enerjide kısıtlama ve kesintiler yeniden yaşanabilir.

Elektrikte kesintiler yeniden başlayabilir


İran’dan doğalgaz akışının Ocak ayında 10 gün süreyle kesilmesinin ardından hem gazda hem elektrikte kısıntı ve kesintiler uygulanmıştı. Bu durum, özellikle sanayi kuruluşları açısından sorun oluşturmuştu.

ZAMLAR YÜZDE 600’Ü BULDU

Bu ay başından geçerli olmak üzere BOTAŞ, konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 30, sanayide kullanılana yüzde 10-16 zam yaptı. İthalat fiyatlarındaki artışla birlikte son bir yılda konutlara yapılan zam yüzde 146, büyük sanayiye zam yüzde 601, elektrik santrallerinde kullanılan gaza zam yüzde 630’a ulaştı.

EPDK ise elektrikte yılın başında yapılan yüzde 50’nin üzerindeki artışların ardından bu ay konutlara yüzde 15, sanayi ve ticarethanelere yüzde 25 zam yaptı.

SÜBVANSİYONUN YARATTIĞI ZARARI AZALTMAK

Reuters’a bilgi veren ekonomi yönetiminden bir kaynak kamunun konut başta olmak üzere doğalgaz ve elektrik tüketimini sübvanse ettiğini hatırlatarak, “Doğalgaza ve elektriğe mutlaka zam yapılması gerekiyordu. Mevcut durumda bu zamlarla bile enerji KİT’lerinin borcu bu yıl 150 milyar TL civarını bulacak… Zam yapılmasaydı, sübvansiyonun etkisiyle bu borç 400 milyar lirayı bile bulabilirdi” dedi.

37 MİLYAR LİRA BOÇLA BU YILA GİRDİ


Geçen sene BOTAŞ’ın 137 milyar lirayı bulan borcunun 100 milyar lirası bütçeden karşılanmış, 37 milyar lira borç ile bu yıla girmişti. Hazine’nin yıl başından bu yana BOTAŞ’a verdiği borç ise geçen ay itibarıyla 66 milyar liraya ulaştı.

BOTAŞ ve diğer enerji KİT’lerinin faaliyetleri sırasında fiyatların sübvanse edilmesi esnasında ortaya çıkan zararlar, çoğunlukla cari yıl içinde Hazine’den alınan borçlarla kapatıldığı için borç miktarı aynı zamanda zararı temsil ediyor. Zarar bazı durumlarda ise diğer ödeneklerden aktarılan kaynaklarla veya bu kuruluşlardan olan alacaklardan vazgeçilmesiyle de karşılanabiliyor.

Bazı kamu enerji yetkilileri, kamunun zamları “olması gerekenden” daha düşük tuttuğunun altını çiziyorlar.

Petrol fiyatları LCOc1 geçen bir yılda dolar bazında yüzde 75 artarken, aynı dönemde Avrupa spot piyasasında gösterge doğalgazın fiyatı TRNLTTFMc1 euro bazında yaklaşık yüzde 225 yükseliş gösterdi.

Türkiye’nin geçen yıl 58 milyar m3’ü bularak tarihi zirveye yükselen doğalgaz ithalatının büyük bölümü petrol fiyatlarına endeksli yapılırken, son dönemde daha yüksek seyreden spot fiyatlarla yapılan gaz ihracatının miktarı da artmaya başladı.

“ÇOK AĞIR BİR TABLO”

Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle tüm emtiada keskin fiyat artışı olduğunu belirten aynı kaynak, şöyle devam etti:

“Çok ağır bir tablo bu. Petrol fiyatlarına bağlı olarak doğalgazda fiyat artışları gecikmeli de olsa maliyetleri artırıyor… Yaz döneminde böyle geçer ama gelişmelere bağlı olarak bu maliyetlerin bir kısmı geri alınabilir, indirime gidilebilir. Ancak enerjide bilinmesi gereken halen zam ihtiyacı var.”

Sanayi ve ticarethanelere satılan elektrikte sübvansiyonun neredeyse tamamen kaldırıldığına dikkat çeken kaynak, konutlarda tüketilen doğalgaz ve elektrik sübvansiyonunun devam etmesi için diğer kullanıcıların fiyatlarının artabileceğini belirterek, “Doğalgazda konutta halen sübvansiyon sürüyor, bu böyle gidecek ama diğer müşteriler için bu marj iyice daraltılabilir. BOTAŞ ve elektrikteki maliyet artışları müşterilere yansıtılmak zorunda kalınabilir” dedi.

AKP’den üst düzey bir yetkili, enflasyondaki ve enerji maliyetlerindeki artışın anketlerde partilerine olan destek açısından olumsuz etkisi olduğunu ancak ekonomik durumun seçime kadar iyileşeceğini ve uluslararası enerji fiyatlarında da bir miktar düşüş olacağını öngördüklerini belirterek, olumsuz etkinin azalacağını düşündüklerini belirtti.

Aynı yetkili, “TPAO’nun Karadeniz’de bulduğu doğalgazın 2023 yılı Ocak ayında sisteme verilmesi planlanıyor. Bunun da fiyatların düşmesine olumlu katkı sağlaması bekleniyor” diye konuştu.

Her ne kadar Sakarya gaz sahasından yurtiçi şebekeye ilk gazın 2023’te verilmeye başlaması bekleniyor olsa da, ulusal tüketimin yüzde 20-25’ini karşılayacak üretime ancak 2027 yılından itibaren geçileceği açıklandı.

GEÇEN YILA ORANLA YÜZDE 173 ARTTI

TÜİK verilerine göre, Ocak-Nisan döneminde Türkiye’nin enerji ithalatı geçen yıl aynı döneme göre yüzde 173 artarak yaklaşık 33 milyar dolar oldu.

Özellikle, petrol fiyatlarındaki artışlar doğalgaz fiyatlarını gecikmeli olarak artırırken, Rusya'dan spottan alınan gazın 1,000 metreküpü savaşın başladığı günlerde 2,000 doların üstüne çıkmıştı; bu dönemde fiyatın 1,000 doların üstünde olduğu belirtiliyor. Ancak bu fiyat bile tek başına ortalama doğalgaz fiyatlarını ve beraberinde gaz santrallerinin üretim maliyetlerini artırıyor.

Üst düzey bir ekonomi yetkilisi, “Enerji faturası bu yıl aynı şiddette artmaya devam ederse daha fazla tedbir almak ve tüketiciye yansıtmak zorunda kalınabilir. Zor bir yıl oluyor. Özellikle savaşın etkisiyle maliyetler maalesef yukarı yönlü gözüküyor” dedi.

KESİNTİ OLMAMASI İÇİN ÇÖZÜM ARANIYOR

Aynı üst düzey ekonomi yetkilisi, enerji kesintilerinin sanayi için büyük bir sıkıntı yarattığını ve maliyetinin ağır olduğunu belirterek, böyle bir tablo ile karşılaşmamak için çözüm arandığını belirtti.

Türkiye’nin elektrik tüketimi yaz aylarında Batı kesimi başta olmak üzere soğutma ihtiyacının artmasıyla birlikte yükseliyor ve kabaca Haziran ortası ile Ağustos ortası arasında zirve yapıyor.

Sıcaklıkların artması ve daha uzun süre etkili olması, elektrik üretiminin günün belirli saatlerinde yetersiz kalmasına yol açarken kırsal bölgelerde “dolaştırma” adı verilen birkaç saatlik kesintilerle arz-talep dengesi kurulmaya çalışılıyor.

Yetkili, elektrik talebini karşılamak için yenilenebilir enerji kaynaklarının sonuna kadar kullanılacağını ancak Türkiye’nin 100,000 MW düzeyindeki kurulu gücünde “emre amadelik” olarak ifade edilen, aynı anda devreye alınabilecek üretim tesislerinin ancak bunun yarısı olduğunu belirtti.

“BAZI ÇÖZÜM ARAYIŞLARI VAR”

Üretimin yetersiz kalması halinde devreye alınabilecek çözümlerin incelendiğini ifade eden yetkili, “Şimdi bazı çözüm arayışları var. Elektrik ithalatı yapılabilir. Gemiler belli süreyle kiralanarak elektrik alınabilir. Bu yöntem bazı ülkelerde verimli şekilde kullanıldı. Türkiye de buna uygun” dedi.